NASA’nın keşif aracından muhteşem Mars fotoğrafları

NASA’nın Curiosity Aracı Mars’ta Yeni Keşiflere Yol Açıyor

NASA’nın Mars keşif aracı Curiosity, Gediz Vallis kanalı olarak bilinen bölgedeki bir yıllık keşiflerinin ardından, yeni bir hedefe doğru yola çıkmaya hazırlanıyor. Araç, bu gizemli bölgeyi terk etmeden önce 360 derece panoramik bir görüntü alarak bilim ekibine benzersiz veriler sağladı. Bu görüntüler, kanalın oluşumu ve Mars’ın giderek kuruyan iklimine dair kritik bilgiler içeriyor.

Eşsiz bir manzara

5 kilometre yüksekliğindeki Sharp Dağı’nın eteklerinde yer alan Gediz Vallis kanalında yer alan ve keşif sırasında karşılaşılan beyaz renkli kükürt taşları, Curiosity’nin bilim ekibini şaşkına çevirmişti. NASA’nın Mars Reconnaissance Orbiter (MRO) tarafından alınan önceki görüntülerde fark edilmesi mümkün olmayan bu taşlar, Curiosity ile ilk kez tespit edilmişti. Daha da şaşırtıcı olan, aracın bir taşı ezerek bölgenin sarı kristallerle dolu olduğunu ortaya çıkarmasıydı.

 

Curiosity’nin üzerindeki bilimsel cihazlar, bu taşların saf kükürt olduğunu doğruladı. Ancak bilim insanları, bu kükürdün neden ve nasıl burada oluştuğunu hâlâ açıklayamıyor. Dünya’da kükürt genellikle volkanlar ve sıcak su kaynaklarıyla ilişkilendirilirken, Gediz Vallis bölgesinde bu tür bir oluşumu destekleyecek kanıtlara rastlanmadı.

NASA’nın Jet İtki Laboratuvarı’ndan (JPL) Ashwin Vasavada, “Bir ton veri topladık ve şimdi çözmemiz gereken eğlenceli bir bulmaca var.” Diyor

Yeni hedef: Boxwork

Curiosity’nin bir sonraki durağı, “boxwork” olarak adlandırılan ve Mars yüzeyinde örümcek ağına benzer desenler oluşturan geniş bir mineral oluşumu bölgesi. Bilim insanları, bu yapıların, Mount Sharp’ın son su akıntılarıyla taşınan minerallerin kaya çatlaklarında kristalleşmesiyle oluştuğunu düşünüyor. Erozyonla yüzeydeki kayalar aşındıkça geriye, bu minerallerden oluşan ağ benzeri yapılar kalmış.
Bilim insanları bu tür yapıların hemen üstteki görseldeki gibi Dünya’da da bulunduğunu, ancak Mars’taki boxwork oluşumunun, suyun yok olmaya başladığı dönemde şekillenmiş olması ve devasa boyutlarıyla (10-20 kilometre) eşsiz olduğunu belirtiyor. Bu yapıların tuzlu sıvı suyun aktığı, daha sıcak olan yeraltında kristalleşen mineralleri içerebileceği belirtiliyor. Dünya’nın erken dönemlerinde benzer yapılarda mikropların hayatta kalmış olabileceği düşünülüyor.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir