UEFA Şampiyonlar Ligi A Grubu 4’üncü hafta maçında Galatasaray, deplasmanda Alman ekibi Bayern Münih’e 2-1 mağlup oldu. Bayern Münih’in gollerini 80 ve 86’ncı dakikalarda Harry Kane kaydetti. Sarı-kırmızılı takımın tek golü 90+3’üncü dakikada Bakambu’dan geldi.
Milliyet Gazetesi yazarı Burcu Kapu da karşılaşmayı değerlendirdi.
G.SARAY ŞAMPİYONLAR LİGİ TAKIMIDIR / BURCU KAPU
Galatasaray’ın, Bayern karşısında iç sahada oynadığı tadı damakta kalan futboldan sonra, deplasmanda da benzer bir oyunla mı oynar sorusu günlerdir aklımızdaydı. Okan Buruk bir şeyler yapacaktı besbelli, ama neydi? Adamlar evinde Şampiyonlar Ligi maçlarında en son on yıl önce maç kaybetmiş, kapanıp beraberliğe dua edelim mi diyecekti? Yoksa kaybetmek kolay, kazanmak olay deyip, ilk maçın devam filmini mi çekecekti?
Maçın ilk yarısı bittiğinde Galatasaray’ın devam filmi çektiğini anladık. Muslera ve Davinson’un ön plana çıktığı takımda, yine iyiler ve kötüler diye tahtaya adını yazdıranlar oldu. Boey ant içmiş, Premier Lig’e gidecek. Abdülkerim illa İtalya’da üst sıra bir kulüpte kendine yer bulur.
Kerem karar vermekte zaman zaman geç kalıyor ve çok top kaybı yapıyor. Bu top kayıplarını merkez yerine 3. bölgede yapsa belki bu kadar can sıkmayacak. Ama bunun en büyük sebebinin kanatta oynamıyor oluşu olduğunu da unutmayalım. Neden? Çünkü Zaha’ya yer açmak zorunda Okan Hoca. Ama maalesef ne bu Zaha ne de bu Ziyech geldiklerini duyduğumuzda isimlerinin büyüklüğünün yarattığı heyecanın karşılığını veremiyor.
Galatasaray’ın geçen yıl sorunu neydi? Gol yükünü Icardi’nin çekmesi, pozisyon sonlandırmada diğer oyuncuların etkisizliği. İlk yarı Zaha’nın ıskaladığı pozisyonu geçen yıl Kerem de ıskalıyordu zaten. Ya da Ziyech’in öndeki baskıdaki etkisizliği, top kullanımındaki yetersizliğini Barış Alper de yapıyordu evet ama en azından bu kadar geçiş fırsatı tanımıyordu rakibine, oyuna daha fazla dinamizm katıyordu.
Ön hattaki yeni transferlerin oyun aklını yükselttiği gibi skor katkısını da artırmasını bekliyorduk. Ama bu kadar kaliteli isimlerin bireysel katkı sunmuyor olması büyük hayal kırıklığı. Bayern maçı bile bu isimleri motive edip ekstra bir şeyler yapmaya teşvik etmiyorsa, Okan Hoca ne yapsın bilemedim. Ama sarı-kırmızılıların sezon başından beri kaçırdıklarından bir klip yapılsa adı “Şanssızlık” olmaz. Olsa olsa “Formsuzluk” olur.
Dün gecenin sonunda eleştirilecek her şeyi bugün konuşup sonra yine ileri bakmak lazım. Galatasaray kaybetti ama vazgeçmedi diye demagoji yapmak istemiyorum. Galatasaray zaten kazanmaya da yakındı. Mağlubiyetin ardından kendimizi avutmaktan vazgeçelim artık.
Sarı-kırmızılılar bir kez daha Şampiyonlar Ligi takımı olduğunu göstermiştir. Dün belki Galatasaray’ı değil Bayern’in maçını izleyeyim diye televizyonu açan başka ülkelerdeki birçok futbolsever, yıllar sonra yine Galatasaray’ın herkese sürpriz yapabilecek bir oyun felsefesi olduğunu hatırladı. Bir kez daha “Kaybetmemek için değil, kazanmak için sahaya çıkar” mesajını rakiplerine verdi. Avrupa’da sarı-kırmızılıları izlemeyi ve daha da önemlisi inanmayı özlemişiz. O halde bugün neden kazanamadık diye şapkayı önümüze koyup eleştirelim ama Alman devine ezilmedik diye kendimizi avutma yanlışına düşmeyelim.